Pages in topic:   < [1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16]
Off topic: Osmanlıca - Türkçe kaynaklar, Cumhuriyet boyunca Türkçenin serüveni, Günümüz Türkçesi...
Thread poster: Adnan Özdemir
Adnan Özdemir
Adnan Özdemir  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:40
Member (2007)
German to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
başlığı baş tarafa aldım Nov 20, 2023

biraz geride kalınca arayıp bulması zor oluyormuş..

Baran Keki
 
Adnan Özdemir
Adnan Özdemir  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:40
Member (2007)
German to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
*-tümü alıntı- Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Dec 18, 2023

TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARINDA YEMİN İFADELERİ
Oath Expressions in Turkey Turkish Dialects


----
Araştırma: Nilüfer YILDIRIM
Dr. Öğr. Üyesi, Fırat Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Elazığ/Türkiye,
[email protected], orcid.org/0000-0001-7483-1331
----

ÖZ
Türkiye T�
... See more
TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARINDA YEMİN İFADELERİ
Oath Expressions in Turkey Turkish Dialects


----
Araştırma: Nilüfer YILDIRIM
Dr. Öğr. Üyesi, Fırat Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Elazığ/Türkiye,
[email protected], orcid.org/0000-0001-7483-1331
----

ÖZ
Türkiye Türkçesi ağızları zengin bir söz varlığına sahiptir. Geçiş dönemleri olarak adlandırılan
doğum, evlilik, ölüm ile hayat boyu gerçekleşen acı-tatlı olaylar karşısında hissedilen
duyguların sözcükler aracılığıyla dışavurumunu belgeleyen kalıp ifadeler bakımından sayısız
örneği barındıran ağızlar, insanların çeşitli sebeplere bağlı olarak kullandıkları yemin
ifadelerini de kapsamaktadır. Güven telkin etmek, iletişime geçilen kişi ya da kişileri
söylediklerine inandırmak, ileri sürdüğü iddiasını kutsal olan/olmayan farklı temellere
oturtarak güçlü kılmak gibi durumlar, insanı günlük konuşmanın akışı içinde yemin etmeye
itmektedir.

Bu makalede Türkiye Türkçesi ağızlarında kullanılan yemin ifadeleri ve bu
ifadelerin oluşturduğu kalıplar ele alınacaktır. Yemin ifadelerine ait örnekler; Türkiye
Türkçesi ağızları ile ilgili yapılmış doktora ve yüksek lisans tezleri, basılı kitaplar ve sahada
yapılan derleme çalışmaları sonucunda kaynak kişilerden elde edilen bilgiler doğrultusunda
açıklanacaktır. Yemin etmeye ilişkin örnekler; yeminin şekline, üzerine yemin edilen varlık,
nesne, kavramların çeşitliliğine göre sınıflandırılarak detaylandırılacaktır. Yemin
ifadeleri/kalıpları, Anadolu insanının kutsiyet atfettiği, önem verdiği ve manevi gücüne
inandığı değerlerin belirlenmesine yardımcı olacaktır. Yemin ediliş şekli ve yemini oluşturan
kalıpların yapıları, dilin insanlar tarafından etkileyici kullanımını da açığa çıkaracaktı.

1. Giriş
Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan en temel ögedir. Günlük hayatın olağan akışı içinde dili kullanarak
çeşitli iletişim kanalları oluşturan, bu sayede bildirişimi ve anlaşmayı sağlayan insan, hayatı algılayış biçimini
de dil aracılığıyla açığa vurur. İnsan, acı, hüzün, mutluluk, heyecan, nefret, öfke, sevinç vb. duyguları en
derinden yaşar ve bu duygularını dili ile ifade eder. Bu dil bazen kuralları olan yazı dili bazen çizgi, nota, resim
gibi sembollerden oluşan gösterge dili bazen de resmiyete dökülmüş kaideleri olmayan, kişinin duygu ve
düşünce dünyasını doğal şekilde yansıttığı konuşma dilidir.

Konuşma dili, dilin kullanıldığı her bölgede farklı özellikler taşır. Bu farklılıklar ‘ağız’ terimiyle adlandırılır
ve dilin yöreye has kullanımını örnekler. “Bir dil alanı içinde yer alan farklı konuşma biçimlerinden her biri.”
(Buran, 2015: 40) şeklinde tanımlanan ağızlar, dili besleyen kaynaklardır. Türkiye Türkçesinin de çeşitli
ölçütlere göre belirlenmiş geniş bir ağız haritası vardır. Bu ağızlar ses, şekil ve söz dizimi özelliklerine genel
bir sınıflandırılmaya tâbi tutulmuş ve “Doğu Grubu Ağızları Kuzeydoğu Grubu Ağızları, Batı Grubu Ağızları”
olmak üzere üç ana grup halinde tasnif edilmiştir (Karahan, 2014: 1-2). Her ağız grubu standart dilin söz
varlığını besleyecek malzeme ile doludur.

Türkiye Türkçesi ağızlarının, söz varlığı, ölçünlü dilden daha geniştir ve ortak dildeki kelimelerin değişik
söyleniş biçimleri bir yana bırakıldığında yaklaşık doksan bin civarında kelime içermektedir (Aksan, 1996:
217). Özellikleri kullanıldığı yöreye göre şekillenen, arkaik unsurlar içeren, yazı dilini besleyen ağızların çok
yönlü, çok çeşitli ve zengin malzemeyle dolu bir söz varlığı bulunmaktadır. Meteoroloji ifadelerinden halk
takvimine, bitki adlarından kılık-kıyafet ve aksesuar adlarına, ölçü birimlerinden meslek adlarına kadar çok
geniş bir söz varlığına sahip olan ağızlar, yemin edilirken kullanılan ifade çeşitliliği açısından da dikkat çekici
bir malzemeye kaynak teşkil eder. Divânü Lûgat-it Türk’te “kirtü” ve “and” tabirlerinin karşılığı olarak
kullanılan yemin, “gerçeklik, doğruluk” kelimeleriyle tanımlanmaktadır (Atalay, 2013: 24, 233). Türkçe
Sözlük’te ise yemin tanımı ‘ant’ maddesi adı altında verilmekte; “Tanrı’yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir
şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulama, yemin, kasem.” (Türkçe Sözlük, 2011: 133) şeklinde izah
edilmektedir. Tanımlardan da anlaşılacağı üzere yemin kavramı; ant, kasem, ahit gibi kelimelerle de
karşılanmaktadır. Eski Türkçede ant kelimesi tam daire olmayan daire içinde üç nokta olan şekille ifade
edilmektedir (Ünal, 2013: 228). Köktürk alfabesinin Türk damgaları kökenli olduğu iddiası ant kelimesini
karşılayan bu işaret ile desteklenmektedir.

Yemin, insanoğlunun yaratılıştan getirdiği güven eksikliğini gidermeye, problemi çözmeye yönelik kutsal bir
eylemdir. Güven ortamını sağlamak için kutsal değerlerin, insanüstü güçlerin yardımını dilemek yemin
etmenin temelini oluşturmaktadır (Gökdemir, 2003: 60, 63). Böylece insan yemin etmek suretiyle
söylediklerini güvence altına alır, çevresindeki insanları geçmişte yaptığı işlere inandırmaya çalışarak
gelecekte yapacağı işlerin de teminatını verir. Yazılı hiçbir belgeye dayanmayan yemin, insanlar arasındaki
sözlü bir anlaşma görevi üstlenir. Yemin eden kişi tüm olumsuz duygulardan sıyrılarak saf ruh haliyle
karşısındaki bireylerle iletişime geçer. Söylediklerine dinî kavram ve değerleri, insanlar arasında kutsal kabul
edilen nesneleri şahit tutarak inandırıcılığı sağlar ve iddiasına sağlam bir temel oluşturur. Kişinin yemin
ederken kullandığı ifadeler, içinde yaşadığı kültürün herkes tarafından vazgeçilmez olan ve kıymetli kabul
edilen somut veya soyut kavramlarından oluşur.

İnanç sistemlerinde ve kültür dünyasında önemli bir yeri olan yemin müessesesi; kaynağı insan olan, söze
dayalı kalıp ifadeler ile hayat bulmuştur. Bu kalıp ifadelerin en zengin, en etkileyici, en farklı şekillerine
ağızların söz varlığında rastlanmaktadır. Anadolu insanı kutsal olan/olmayan çeşitli terim, kavram, nesne ve
varlıkları kullanmak suretiyle birçok yemin ifadesi kullanmıştır. Yaşadığı olayları karşılaştığı durumları
anlatırken yemini âdeta bir güven sağlama kalkanı olarak kullanmış sık sık yemin ifade eden kelime ya da
kelime gruplarına başvurmuştur.

Türkiye Türkçesi ağızları ile ilgili malzeme içeren yazılı kaynakların taranması ve sözlü kaynakların
derlenmesi sonucu elde edilen yemin ifadelerine bağlı dil birlikleri şu başlıklar altında açıklanabilir:

2. Dinî Kaynaklı Yeminler
İnsanların yemin ederken kullandıkları ifadelerin genellikle din temelli olduğu görülmektedir. Çünkü din ve
dinle bağlantılı kavramlara insanoğlu inanır ve koşulsuz güvenir. Kendini çaresiz, yalnız, yardıma muhtaç
hissettiği zamanlarda dinin maneviyatına sığınır. Söylediklerinin doğruluğunu veya yanlışlığını ispat etmek,
yaptığı veya yapacağı işlerin garantisini vermek, düşünce ve iddialarına inandırmak için de dini seçer.
Anadolu insanı yemin ederken Allah, Kur’ân-ı Kerim, cennet-cehennem gibi dinî kelimeleri çok kullanmıştır.
Ayrıca “din, iman, vallahi, billahi” sözcüklerinin kalıplaştığı yemin ifadelerine de sıkça başvurmuştur.
Türkiye Türkçesi ağızlarında din kurumunu kaynak alarak edilen yeminler şöyle sınıflandırılabilir:

2. 1. Allah ile İlgili Yemin İfadeleri
Türkçede Tanrı, Arapçada Allah, Rab, Farsçada Huda adlarıyla bilinen ve yaygın olarak bu adlarla anılan
yaratıcı: “Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık, Tanrı.” (Türkçe Sözlük, 2011: 98)
tanımından da anlaşılacağı üzere en üst kuvvettir. Her şeyin yaratıcısı olan Allah sonsuz güç ve kerem sahibidir.
Bu mutlak ve sonsuz güç, sınırsız kudret insanın Allah’a olan inancını, saygı, sevgi ve korkusunu şekillendirir.
İnsanın yaratılışından gelen inanma ihtiyacının sonucu olan Allah’a bağlılık ve güven, günlük konuşmalarında
Allah’ı sıkça anan Anadolu insanının yemin ederken kullandığı ifadelerde de yansımasını bulmuştur. “Yemin
edidıl vala Kur’an biz paytonan geldıl, Allah vekil paytonan geldıl.” (Erten, 2011: 120) diyerek ulaştığı yere
faytonla gittiğini anlatmaya çalışırken Allah’ı şahit tutmuş, “Dedi ki sen filanın kızını istiyen mi? Dedim he.
Dinen Allahan mı? Dedim dinime Allahıma istiyerım.” (Tosun, 2016: 230) ifadesiyle de yapmak istediği işte
ne kadar kararlı olduğunu Allah’ın adını söyleyerek kanıtlamak istemiş ve yemin etmiştir. Manisa’dan derlenen
bir metinde hile yapmadığını, dürüst bir insan olduğunu anlatmaya çalışan kaynak kişi “Bir gün dahi hilem
yoktur. Allah huzurun konuşyom.” (İlker, 2017: 1056) ifadesiyle inandırıcılığını artırmak için yine Allah’ın
adını kullanmıştır. “Allahıma, kitabıma..” (San, 1990: 397) ifadesi de aynı düşüncelerle edilen yemin türüne
verilecek bir başka örnektir. Sohbet esnasında söylediklerine temel oluşturmak isteyen bir başka kaynak kişi
söz arasında sık sık Allah’ı tanık göstermektedir: “allahım saña diyom góğde allah bilir seni gandıracal dēilim
hā böyle isler górdüm ben s tle o adamlara on gice allahım hazır nazır üsdümde on gice uylu górmedįim gúń
oldu. On gice. On gice uylu górmediim gúń oldu allahım hazır nazır. góğde allah biliyō duyduñ ñu?” (Erdoğan,
2012: 292).

Ağızlarda kullanılan yemin ifadelerinden birinde: “Allah’a ğul olmayım yalan dmysem.” (San, 1990: 397)
şeklinde bir ibare geçmektedir. Allah’ın adını vererek yemin eden kaynak kişi, karşısındakini yalan
söylemediğine inandırmak için dinden çıkmayı göze alacak kadar yemininin derecesini artırmaktadır. Aynı
düşünceye bağlı olarak kullanılan bir başka yemin de “Allahımi, kitabımi inkâr gdim ki..” (San, 1990: 397)
örneğinde görülmektedir.

Allah’ın yapabileceklerinin sınırının olmadığına dair inanç, istediği her şeyi anında gerçekleştireceğine olan
düşünce de yemin ifadelerinde belirleyici olmaktadır. Sahadan derlenen “Allah beni oor etsin ki..” (San, 1990:
397), “allah ġurān çāPsın hurama tiskeyedī_sem.” (Eryiğit, 2014: 320), “üş dene goyun kesmis gį etler gidiyor
nidįm ben umacal deilim allah canım alsın umuyōsam allah burda” (Erdoğan, 2012: 295) gibi yemin
ifadelerinde kişi; kör olmak, sakat kalmak, ölmek gibi olumsuzluklarla sonuçlanacak şeyleri Allah’tan
isteyerek bir bakıma kendini, Allah’ın yapabilecekleriyle tehdit edip yemine başvurmaktadır. Böylece hem
başına gelecek kötü durumları söyleyip yeminini kuvvetlendirmekte hem de Allah’ın sınırsız gücüne vurgu
yapmaktadır.

2. 2. Kur’ân-ı Kerim ile İlgili Yemin İfadeleri
Kutsal kitaplar; Allah’ın emir ve yasaklarını, ilahi dinlerin kanunlarını içeren eserlerdir. Her ilahi dinin bir
kutsal kitabı bulunmaktadır. Bu kitaplar, o dine inanan insanların hayatlarını sürdürmelerinde etkili olan, onlara
yol gösteren yazılı birer kılavuz vazifesi görürler. Bu durum; dine ait kuralları sabitler ve insanları bütünleyip
birleştirir, insanın aklındaki soru işaretlerini yok ederek maneviyatla ilgili şüpheleri ortadan kaldırır. Bu
bakımdan kutsal kitaplar ilahi dinlerin vazgeçilmez unsurlarıdır.

.
.
.
. . .

Araştırmanın tamamına şuradan ulaşılabilir (PDF) + indirip masaüstünden doya doya okuyabilirsiniz.

_____________

Yazının kaynağı: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1837250
__________________________________

//Fırat Üniversitesi///16400036710


[Edited at 2023-12-18 16:33 GMT]
Collapse


 
Adnan Özdemir
Adnan Özdemir  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:40
Member (2007)
German to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
Türkçe konusunda anlatılanlar... Jan 3

ANADİLİ TÜRKÇE OLMAYAN DÜNYALILAR ANLATIYOR...

1) Çikolata sesli kardeşimiz anlatıyor: "YABANCILARIN TÜRKÇE İLE İMTİHANI, SINIFTA FARKLI SOKAKTA FARKLI | Afrotürk Show" -> https://www.youtube.com/watch?v=UI4cA5hAh6k&ab_channel=AfroturkShow

2) Alman gardaşımız anlatıyor: "NEDEN ve NASIL Türkçe öğrendim? - WHY and HOW
... See more
ANADİLİ TÜRKÇE OLMAYAN DÜNYALILAR ANLATIYOR...

1) Çikolata sesli kardeşimiz anlatıyor: "YABANCILARIN TÜRKÇE İLE İMTİHANI, SINIFTA FARKLI SOKAKTA FARKLI | Afrotürk Show" -> https://www.youtube.com/watch?v=UI4cA5hAh6k&ab_channel=AfroturkShow

2) Alman gardaşımız anlatıyor: "NEDEN ve NASIL Türkçe öğrendim? - WHY and HOW did I learn Turkish?" -> https://www.youtube.com/watch?v=CdFSQpCecFs&ab_channel=MaartenBey

3) Amerikalı gardaşımızın Türkçe öğrenme deneyimleri: "Nasıl Türkçe Öğrendim? (Dil öğrenmek için çeşitli yöntemler)" -> https://www.youtube.com/watch?v=3nUV5NhSMEs&ab_channel=EnglishWithZack

---
4) Behram Hüdayar kardeşimizin anlatımı ile "20 Dili Kendi Başına Öğrenen Çok Dilli (Polyglot) Steve Kaufmann'e göre Sıfırdan Dil Öğrenmenin Yolu" -> https://www.youtube.com/watch?v=iAfMFSyPTtY&ab_channel=BahromHudayar

5) Japonya'da oturan Gizem Andako Hanımefendi anlatıyor: "Türkçe ile Japonca Benzer Mi? Türklere Japonca Öğrenmek Kolay Mı?" -> https://www.youtube.com/watch?v=1onDuqeijkA&ab_channel=GizemAndako

6) Koreli kızkardeşimiz anlatıyor "Türkçe öğrenmek kolay mi?👀|Koreli Arkadaş" -> https://www.youtube.com/watch?v=z6NSagKbHvE&ab_channel=KoreliArkadas

----
7) Julia hanım anlatıyor: "Neden Türkçe biliyorum? En çok sorulan soruları cevapladım" -> https://www.youtube.com/watch?v=NMvdvJ7nCYI&ab_channel=JuliaGraner

8) S. Arabistan doğumlu Bangladeşli kardeşimiz anlatıyor: "Kanada'dan Kabul Aldım Ama Türkiye'yi Tercih Ettim - Benim Türkiyem -3" -> https://www.youtube.com/watch?v=RADhVcP_fDM&ab_channel=Etimoloji

9) Keşmirli kardeşimiz anlatıyor: "Benim Türkiyem 7 - Keşmir" :-> https://www.youtube.com/watch?v=8gfTCqe2PB4&ab_channel=Etimoloji

-----
10) Tanzanyalı Emmanuel Augustine kardeşimiz anlatmış: "Türkiyede Gördüğüm EN TUHAF Şeyler" -> https://www.youtube.com/watch?v=NHMKEPsgFO4&ab_channel=EmmanuelAugustine

11) "İki Afrikalı Arasında Ortak Dil Türkçe Olması!" -> https://www.youtube.com/watch?v=o5YtJpPuRuo&ab_channel=JoelMoriasi

12) "Fransa'yı Terk Edip Türkiye'ye Yerleşmek - Benim Türkiyem - 2" ->
https://www.youtube.com/watch?v=WA43uqPC--g&ab_channel=Etimoloji

-------
13) "Türklerin Vatan Sevgisini Kıskanıyorum (Benim Türkiyem 9 - Bosna)"
-> https://www.youtube.com/watch?v=Yn-9BMPZ96E&ab_channel=Etimoloji

14) Alman kızkardeşimiz Julia Graner: "Neden Türkçeyi Seviyorum?" -> https://www.youtube.com/watch?v=bSC5sRzZBqI&ab_channel=JuliaGraner

15) "Ben Alman Gördüm": Julia Graner polgıramda Türkçe-Türkiye-Almanya-Almanca deneyimlerini anlatmış... -> https://www.youtube.com/watch?v=UAj6pyeyEbU
------

16) "Alman kızları" hakkında yazılanlar doğru mu? - Ekşi sözlük yorumlarını okuyorum -> https://www.youtube.com/watch?v=pFVGnWvU3UM

17) Türkler mi giyinmeyi biliyor, yoksa Almanlar mı?🕴️Moda konusunda farklılıklar
-> https://www.youtube.com/watch?v=2_1OBkRgY50

18) İki Almanya’nın birleşmesinin yıl dönümü: Ülke neden ikiye bölündü, Berlin Duvarı nasıl yıkıldı? -> https://www.youtube.com/watch?v=UZ5visV6Trs
Collapse


 
Adnan Özdemir
Adnan Özdemir  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:40
Member (2007)
German to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
--alıntı-- (1) Feb 11

(1)
Yabancılara Türkçe Öğretiminde Yaşanan Bazı Sorunlar Ve Çözüm Önerileri


Araştırma: Ercan Korkmaz
Yüksek Lisans Öğrencisi,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi,
Fen Edebiyat Fakültesi
Geliş/Kabul Tarihi: 18.07.2017/20.02.2018 – Araştırma Makalesi
KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi Cilt: 15 Sayı 1 (2018)

Özet

Yabancılara Türkçe öğretimi son yıllarda y�
... See more
(1)
Yabancılara Türkçe Öğretiminde Yaşanan Bazı Sorunlar Ve Çözüm Önerileri


Araştırma: Ercan Korkmaz
Yüksek Lisans Öğrencisi,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi,
Fen Edebiyat Fakültesi
Geliş/Kabul Tarihi: 18.07.2017/20.02.2018 – Araştırma Makalesi
KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi Cilt: 15 Sayı 1 (2018)

Özet

Yabancılara Türkçe öğretimi son yıllarda yükselişte olan bir alandır. Özellikle
Suriyeli mültecilerin ülkemize gelmesi ve çocuklarının burada eğitime devam
etmesi, Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesinde yeni bir alanın açılmasına
neden olmuştur. Bu çalışmada yabancı dil öğretiminin temel ilkeleri kısaca ele
alınmaktadır. Bu ilkelerin teorik bilgileri verildikten sonra sahadaki yansımaları
incelenmiş, karşılaşılan sorunlar ve bu sorunların çözümleri hakkında bilgiler
verilmektedir. Bu alanda yapılan birçok çalışmada Türkçenin yabancı dil olarak
öğretiminde literatürde belirli konular üzerinde durulmuştur ve bu çalışmalar,
daha çok çözüm odaklı olmaktan ziyade istatistikî çalışmalardır. Bu çalışmada
ise genel bir bakış sunulmakla birlikte özellikle Suriyeli öğrencilere yönelik
sahadaki gözlemlerden yola çıkılarak çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Dil
öğretimi programı çerçevesindeki konular alt başlıklar halinde sıralanmıştır. Ayrı
alt başlıklar halinde ele alınan bu konularda yaşanan sorunlar tespit edilerek
sahada uygulanan çözümler sunulmaya çalışılmıştır. Bu nedenle çalışmamızın
yabancılara Türkçenin öğretimi alanında çalışmakta olan öğretim elemanları için
yol gösterici nitelikte olduğu düşünülmektedir. Sunulan çözümler sadece bir
öğreticinin gözlem ve çalışmalarıyla değil Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığının yürüttüğü “Suriyeli Misafir Öğrencilere İleri
Düzey Türkçe Öğretimi” projesinde çalışan öğretmenlerin ortak kanaatleriyle
üretilmiştir. İstisnai durumlar dışında yaşanan sorunlar paralellik göstermektedir.
Dolaysıyla sunulan çözümlerin verimliliği de sahada gözlemlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Dil öğretimi, misafir öğrenciler, Türkçe
__________________________________________

download

Some Problems in Teaching Turkish as a Foreign Language t and Recommended Solutions

Abstract

Teaching Turkish as a foreign language has become a prominent issue in recent
years. Especially arrival of the Syrian refugees to Turkey and enrollment of their
children to Turkish institutions of education has brought a new dimension to
teaching Turkish as a foreign language. In this study, the basic principles of
foreign language teaching were addressed briefly. After giving the theoretical
information of these principles during the training effects were investigated,
problems that were encountered and provides information about the solution of
these problems. Many studies in this area have been emphasized on specific
subjects in teaching Turkish as a foreign language and these studies are statistical
studies rather than solution oriented2. In this study, a general evaluation was
given, as well as a solution to the Syrian students by taking advantage of the
observations in education. Topics are listed as subtitles suitable for language
teaching program. As subtitles issues are by examined the problems that occurred
were given applied solutions in education. So our study is thought to be a guide
for teachers who are working on teaching Turkish as a foreign language.
Presented solutions was produced not by observations and studies of only one
teacher but by the common opinion of the teachers working on the project
"Advanced Turkish Teaching of Syrian Guest Students" conducted by Presidency
for Turks Abroad and Related Communities. Except in exceptional cases,
problems are similar therefore, the efficiency of the solutions presented has also
been observed.

Keywords: Language teaching, guest students, Turkish

__________________________________________

GİRİŞ
“Bana bir dil verin, size bir millet vereyim.” (Konfüçyüs)

Dilin önemini belki de en iyi şekilde anlatan bu kelimelerin değeri ülkemizde
çok geç anlaşılmıştır. Kaşgarlı Mahmut’un bu alanda en önemli isim olduğu
söylenebilir. Sonrasında ciddi anlamda bir çalışma yapılmamıştır. Batılı ülkelere
baktığımızda dilin değeri yüzyıllar öncesinden anlaşılmış ve bu konuda ciddi
çalışmalar yürütülmüştür. Öyle ki dil için ayrı bakanlıkların kurulduğu ülkeler
görülmektedir (Fransa, İngiltere vb.) Ülkemizde ise buna benzer çalışmaları Türk
Dil Kurumu yürütmeye çalışmaktadır. Ancak bu alanda yeterli çalışmaların
yapıldığı söylenemez. Türk Dil Kurumunun Türkçenin öğretimine yönelik
çalışmaları yok denecek kadar azdır. TÖMER, Yunus Emre Enstitüsü gibi
kurumların yürüttüğü çalışmalar Türkçenin öğretiminde önemli rol
oynamaktadır.

Bir dil öğretilirken sadece o dilde konuşma ve yazma öğretilmemektedir. Dille
beraber o milletin tarihi, kültürü, gelenek ve görenekleri de öğretilmektedir. Bu
durumda yayılan tek şey dil değil aynı zamanda bir milletin kültürel varlığıdır.
Yabancı dil öğretimi, çok kültürlü toplumlarda barış ve düzeni sağlamaya da
yardımcı olur. Işık bunu şu cümlelerle ifade eder:

“Yabancı dil öğretimi bir taraftan çok kültürlülüğe açılmayı, diğer taraftan çok
kültürlü topluluklarda barış ve huzur içinde birlikte yaşanılmasını amaçlar.
Günümüzde bu yabancı dil anlayışının, daha açık bir deyişle kültürler arası
bildirişim odaklı yaklaşımın üst amacı ise kültürlerarası bildirişim yeteneğini
kazandırmaktır” . (Işık,1996:7)

Polat ise yabancı dil öğrenmeyi bir çeşit kültürel hesaplaşma olarak ele alır:
“Yabancı dil öğrenme yabancı bir kültürle diyaloğa girmektir. Kültürlerarası
karşılaştırmayı yabancı dil öğretimine temel yapan bu eğilim, yabancı dil
öğrenmeyi, kişinin hem kendi hem kültürü ile hem de yabancı kültürle bir
hesaplaşması olarak değerlendirilir.”(Polat,1990:69)


DİL ÖĞRETİMİNDE ALTYAPI MESELESİ

Dil ve öğretimi kadar dilin öğretimi için psikolojik, sosyolojik ve ekonomik
alt yapının oluşturulması da önemlidir. Öncelikle hedef kitle ile uluslararası
düzeyde ilişkilerin geliştirilmiş olması şarttır. Gerçekçi bir bakış açısıyla
incelendiğinde ikinci bir dil öğrenme isteğinin tamamen ihtiyaçların düzeyine
bağlı olduğu görülmektedir . Bunu çeşitli sınıflara ayırmak mümkündür. Söz
konusu gerekçeler aşağıda verilmiştir.

__________________________________________

Eğitim

Uluslararası eğitim alanında kaliteli bir eğitim sistemine sahip olmak yabancı
öğrencilerin ilgisini çekmektedir. Özellikle gelişmemiş yada eğitim ihtiyacını
karşılayamayan Hindistan, Pakistan, Filipinler, Fas gibi ülkelerde yetişen genç
nesiller yurtdışına akın etmektedir. İngiliz sıralama kuruluşu QS (Quacquarelli
Symonds)’ın 2016 yılına ait verilerine göre en çok tercih edilen ülkelerin başında
ABD, Birleşik Krallık ve Almanya gibi ülkeler gelmektedir. (topuniversities.com:2017)

Ekonomi

Bir ülkenin güçlü bir ekonomi, iş imkânları ve aktif dış ticarete sahip olması
yabancı devletlerin ilgisini çekmektedir. İş imkânlarından dolayı bu ülkeler göç
almaktadır. Göç eden bu insanlar o ülkenin dilini öğrenmek zorundadır. 1961
yılında Almanya’ya göç eden Türk vatandaşları, Avrupa’nın çeşitli ülkelerine göç
eden Afrika, Doğu ve Ortadoğu ülkelerinin vatandaşları buna örnek gösterilebilir.

Dış ticarette aktif olmak da dil öğretimine altyapı hazırlar. Genellikle
uluslararası ticaret yapan kuruluşlar, ticari ilişkilerde bulundukları ülkelerin
dilleriyle iletişim kurmayı yeğlerler, bunun nedeni ticari ilişkileri güçlendirmek
istemeleridir. Ülkemizde Batılı ülkelerle ticaret yapan kuruluşlarda yoğun bir
şekilde İngilizce konuşulmasının nedeni budur. Bu kuruluşlarda mesleğe ve
sektöre özgü terimler, ifade biçimleri kullanıldığı için İngilizce öğreniminde
Business English (iş İngilizcesi) kavramı ortaya çıkmıştır. Son yıllarda Türkiye
ekonomisinin gelişmesiyle birlikte Türkçe’nin yabancı dil olarak öğretiminde de
İş Türkçesi kavramı dilimizde yer bulmaya başlamıştır.

Sosyal Yaşam

Ülkenin yaşam biçimi, sosyo-kültürel seviyesi ve moda bir dili öğrenmeye
yönelten etkenlerdendir. Ancak bunun dışında savaş, siyasi baskı, soykırım vb.
nedenlerle göç etmek zorunda kalan kitleler alışveriş, sağlık, eğitim gibi
ihtiyaçlarını karşılamak için iltica ettikleri ülkenin dilini öğrenmek zorunda kalır.
Bunun en canlı örneği ise günümüzde yaşanan Suriye’deki iç savaştır. Savaş
nedeniyle ülkemize sığınmış olan yaklaşık 4 milyon mülteci bulunmaktadır.
(aljazeera.com, 2016) Gelen genç nüfus Türkiye’de eğitimine devam etmektedir.
Böylece Türkçe’nin öğretimi için son derece geniş bir saha ortaya çıkmıştır.

Kültürel Farkındalık Oluşturma

Önceki bölümlerde, dil öğretimiyle beraber kültürün de yayılma alanı
bulduğundan bahsedilmişti. Bunun gerçekleşebilmesi için kültürel farkındalığın
göz ardı edilmemesi gerekir. Bunu çeşitli yollarla yapmak mümkündür. Bunları
şu şekilde sıralamak mümkün:

__________________________________________


a. Dinleme

Öğrencilerle yapılan dinleme etkinliklerinde evrensel konuları ele almak
yerine Türkçe şarkı ve türküler, fıkra örnekleri, şiirler, kültürel etkinlikleri
anlatan metinlerin kullanılması hem dersin işlenişinde sorun yaratmayacak hem
de hedef kitlenin Türk kültürü hakkında zevk sahibi olmasını sağlayacaktır.

b. Yazma

Genellikle günübirlik ödevler halinde verilen yazma ödevlerinde tarihte
yaşanmış büyük olaylar, ünlü kişiler, Türk kültürü ve hedef kitlenin kültürü
arasındaki farklılıklar, toplumsal yaşayıştaki farklılıklar gibi öğrencinin gözlem
yapabildiği konular hakkında karşılaştırmalı çalışmaların ödev olarak
verilmesinin öğrencinin ilgisini uyandırdığı ve Türkçe öğrenimini hızlandırdığı
düşünülmektedir.

c. Konuşma

Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın yürüttüğü
“Suriyeli Öğrencilere Yönelik İleri Düzey Türkçe Eğitimi” projesinde görevli
olan eğitmenlerin ortak kanaatleri sonucu, diğer kazanımlara nazaran konuşma
etkinliğinin daha kolay ölçüldüğü görülmüştür. Çünkü bu beceri ölçülürken
öğrenci ve eğitimci birebir etkileşim halindedir. Eğitimci tatmin olmadığı
müddetçe devam sorularıyla konuşma sürecini uzatabilir ve istediği yönde bir
akış gerçekleştirebilir. Örneğin; eğitimci düğün adetlerimizden bahsederek
benzer adetlerin kendilerinde olup olmadığını, benzerlikleri, farklılıkları
sorabilir. Bu noktada konuşma etkinliği diğer etkinliklerden ayrılır. Konuşma
etkinliğinden önce, konuların belirlenmiş olması öğrenciye hazırlık fırsatı
verecektir. Bu konular güncel veya tarihi olabilir. Ancak yerli olması son derece
önemlidir.

Demircan kültürel farkındalık oluşturmaya yönelik gözlemlerinde
öğretmenlerin dinleme, konuşma, okuma, yazma ve dil bilgisi derslerinde kültüre
yönelik etkinliklerden şu şekilde bahseder: “Konuşma dersinde bilim adamı
tanıtma etkinliği, diyalog ve sesli okuma tespit edilmiştir. Okuma dersinde
kültürel kelime çalışması tespit edilmiştir. Yazma ve dil bilgisi derslerinde test
çözme tespit edilmiştir. Kültürel etkinlikler iyi bir şekilde planlanmalıdır.
Böylece etkinlikler daha yararlı olacaktır. Örnek olarak iletişim ortamı olarak
seçilen sünnet düğünü, düğüne davet, düğün yerine gidiş, hediye... şeklinde
iletişimsel olaylara ayrılabilir.” (Demircan, 2005:27). Demircan’ın bu tespitleri
bugün de benzer şekilde kullanılmaktadır.

__________________________________________


YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER

Yabancılara Türkçe öğretimi konusunda çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Bu
yöntemler aşağıda verilmiştir.

Dil Bilgisi Çeviri Yöntemi

Konuşma, yazma ve dinleme becerilerinin geri planda bırakıldığı bir
yöntemdir. Dil bilgisi kuralları çerçevesinde doğru çeviri yapılmasına dikkat
edilir. “Bu yöntem, belli bir öğrenme kuramına göre geliştirilmemiştir. Daha çok
akla dayalı çözümlemeler, kural öğrenme ve karşılaştırılmalı çalışmalara yer
verir. Bu yöntemle konuşma becerisinin geliştirilmesine önem verilmez”
(Demirel, 2007: 36)

Dolaysız Yöntem

Dil bilgisi ve çevirilere dayalı bir yöntemdir. Bu yüzden konuşma
geliştirilmez. Bu hususta Dil Bilgisi Çeviri Yöntemiyle benzerlik gösterir.

İşitsel – Dilsel Yöntem

Dil Bilgisi Çeviri Yöntemi ve Dolaysız Yöntemin aksine İşitsel – Dilsel
Yöntem ve İletişimsel Yöntem konuşma becerisinin gelişimini sağlamaktadır.
Demircan İşitsel – Dilsel Yöntemi şöyle tanımlar: “Dilin sözlü yönüne
dinlediğini anlama ve konuşma becerilerine öncelik tanıyan, bu becerileri
davranışçı öğrenme yorumlarından yaralanarak diyaloglar ve yoğun sözlü
alıştırmalar kullanarak dil yapılarını belli bir sıraya göre öğretmeyi amaçlayan bir
yabancı dil öğretim yöntemidir” (Demircan, 2005: 182)...

İletişimsel Yöntem

“Dil bilgisi ve yazımdan ziyade iletişimi esas alan yöntemdir.” (Akpınar
Dellal ve Çınar, 2011:24) Akademik çalışmalar yerine günlük hayatta
ihtiyaçlarını karşılayacak derecede dil öğrenmek isteyen kişilerde uygulanan bir
yöntem olduğu söylenebilir. Gerçek hayattan örnekler, günlük hayatta işine
yarayabilecek kalıp kullanımlara bolca yer verilen yöntemdir.

Bilişsel Yöntem

Herhangi bir kazanıma ağırlık vermeyen yöntemdir. Bu yöntemde ezbere
dayalı işlemler değil zihinsel süreç ön plana çıkar. Öğrenciye sadece gerekli
esaslar verilir ve geri kalan aşamalar zihinsel sürece bırakılır. “Bilişsel yöntem,
öğrenmeyi zihinsel algılama doğrultusunda ele alır. Bu yönteme göre dil bir
alışkanlık ürünü değil yaratıcı bir süreçtir. Öğretmen sık sık alıştırmaları
tekrarlatarak ezberleten bir kişi değil, öğrencinin dili zihinsel işlemler sonucu
öğrenmesinde rehber olan kişi olarak görülür (Demirel, 2007: 45)

__________________________________________


Seçmeli Yöntem

Tamamen kişinin ihtiyacını karşılamaya yönelik bir yöntemdir. Bu yöntem
içerisinde yukarıda saydığımız yöntemlerin tamamı kullanılabilir.

Görüldüğü üzere dil öğretimi için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Bu
yöntemlerden bazıları konuşmaya, bazıları dil bilgisine dayalı olacak şekilde
uygulama alanı bulmuştur. Genel çerçeveye baktığımızda akademik düzeyde
Türkçe öğretimi için hepsinin aynı anda uygulanması gerekmektedir. Ayrıca bu
yöntemler sadece Türkçe için değil genel anlamda dil öğretimi için geliştirilmiş
yöntemlerdir. Ancak bunu genellemek son derece yanlış olacaktır. Çünkü her
dilin kendine ait yapıları vardır. Bu nedenle genel bir yöntemden ziyade her dil
ayrı olarak ele alınmalı ve öğretme yöntemi geliştirilmelidir.

Muharrem Ergin’e göre dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir
vasıta; kendi kanunları içinde yaşayan ve gelişen bir varlık; milleti birleştiren,
koruyan ve onun ortak malı olan sosyal bir müessese; seslerden örülmüş
muazzam bir yapı; temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar ve
sözleşmeler sistemidir. (Ergin, 1994:7) Burada dikkatimizi çeken şey elbette
“…kendi kanunları içinde yaşayan ve gelişen bir varlık” cümlesidir.

Buna örnek verecek olursak İngilizce öğrenmek için kalıplar dışında çok az
sayıda ek ve bunun yanında dilde kullanılan bağlaçları öğrendiğiniz zaman geriye
sadece kelime hazinesini geliştirmek kalıyor. Bir diğer örnekte; Arapçaya
baktığımız zaman; dil bilgisi kurallarının yanında, kelime türetmek için
vezinlerden yararlanıldığını görüyoruz. Bu durumda öğrendiğiniz bir kelimeye
vezinleri uygulayarak yeni kelimeler türetebilirsiniz. Ör: “kitâb kâtib, mektûb,
mekteb, kitâbe” kelimeleri “كتب “harflerinden çeşitli vezinlerle türetilmiş
kelimelerdir. Türkçede ise çeşitli yapım ekleriyle yeni kelimeler türetilmektedir.
Ör: Göz-lük-çü-lük, “gözlükçülük” kelimesinde görüldüğü gibi “göz” kelimesine
yapım ekleri getirilerek yeni anlamlı kelimeler elde edilmiştir. Ergin’in tanımıyla:
Türk dilinin kendine ait kuralları ve genel bir mantığı olduğu için Türkçe ile ilk
kez karşılaşan öğrenciler bu kuralları ve mantığı kavramakta ve anlamakta
zorlanabilmektedirler. Türk dili sondan eklemeli bir dil olduğu için kelime
kökünde bir değişiklik olmaz. Kelime köküne getirilen ekler sayesinde farklı
kavramlar karşılanmış olmaktadır (Ergin 1977: 6)

Sadece bu küçük ve genel örneklere baktığımızda bile bu dillerin öğretiminde
aynı yöntemlerin uygulanmasının imkânsız olduğunu görmekteyiz. Bir dilin
öğretiminde dil bilgisi birinci dereceden önem arz ederken, başka bir dilde kelime
hazinesi birinci dereceden önem arz etmektedir. Bu da bize öğretme
yöntemlerinden hangisinin uygulanacağı noktasında çok titiz bir seçim yapılması
gerektiğini gösteriyor. Öğretilecek dilin yapısı çok iyi bilinmeli ve buna en uygun
yöntem seçilmeli. Sadece bir yöntemin yeterli olmadığı durumda ise birden fazla
yöntem aynı anda uygulanabilir.

Türkçe öğretimini ele alacak olursak, Türkçe öğretiminde Dolaysız, Bilişsel
ve Seçmeli yönteminin aynı anda uygulanmasının en iyi tercih olduğu
düşünülmektedir. Ancak sadece bunlar yeterli olmamaktadır. Türkçenin yapısı
göz önüne alındığında aşağıdaki tekniklerin de uygulanması tavsiye
edilmektedir:

__________________________________________

.
.
.
...



[Edited at 2024-02-11 11:18 GMT]
Collapse


 
Adnan Özdemir
Adnan Özdemir  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:40
Member (2007)
German to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
...devamı.. (2) Feb 11

(2)
Yabancılara Türkçe Öğretiminde Yaşanan Bazı Sorunlar Ve Çözüm Önerileri

Araştırma: Ercan Korkmaz
Yüksek Lisans Öğrencisi,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi,
Fen Edebiyat Fakültesi
Geliş/Kabul Tarihi: 18.07.2017/20.02.2018 – Araştırma Makalesi
KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi Cilt: 15 Sayı 1 (2018)
__________________________________________

.
.
.
...
... See more
(2)
Yabancılara Türkçe Öğretiminde Yaşanan Bazı Sorunlar Ve Çözüm Önerileri

Araştırma: Ercan Korkmaz
Yüksek Lisans Öğrencisi,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi,
Fen Edebiyat Fakültesi
Geliş/Kabul Tarihi: 18.07.2017/20.02.2018 – Araştırma Makalesi
KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi Cilt: 15 Sayı 1 (2018)
__________________________________________

.
.
.
...

TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE AKIŞ YÖNÜ

Bu bölümde bahsi geçen seviyeler (A1,A2,B1,B2,C1,C2) Avrupa Dil
Portfolyosu, Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı'na ( The Common European
Framework ) dayalı bir değerlendirme sistemidir. Seviyeler hakkında ayrıntılı
bilgiye “http://www.amerikankultur.org.tr/avrupa-dil-pasaportu/” bağlantısından
ulaşabilirsiniz.

Genelden Özele

Türkçe öğretiminde kavramlar ve dil bilgisel kurallar A1-A2 seviyelerinde en
genel hatlarıyla verilmelidir. A1-A2 düzeyinde bir öğrenciye sıfat fillerden, zarf
fillerden bahsetmek yersiz ve boşuna olacağı düşünülmektedir. İsim tamlaması
gibi temel düzeyde anlam birliği sağlayacak yapılardan bahsetmek daha yerinde
olacaktır. Anlamsal açıdan ise öğrencinin kendini ve çevresini tanıtabilmesi için
gerekli olan yapıların öğretilmesi yararlı olacaktır.

Dıştan İçe

Temel düzeyde (A1,A2) öğrenci dış çevresini tanıtabilirken ileri düzeyde
(B2,C1) fikir ve duygularını anlatabilmelidir. Fiziksel anlamda da dıştan içe
diyebileceğimiz bu akış bir bakıma ihtiyaçlar hiyerarşisine paralellik
göstermektedir. Kişi A1, A2 seviyelerinde yiyecek, giyecek günlük yaşayışta
ihtiyaç duyabileceği şeyleri ifade ederken, B2,C1 sevilerinde psikolojik, düşsel
ve zihinsel ihtiyaçlarını dile getirebilecek derecede olmalıdır.

Parçadan Bütüne

Tüme varım diyebileceğimiz bu akış, mantık çerçevesinde gelişmelidir.
Öğrenci, öğrendiği kelimeleri dil bilgisi kurallarını kullanarak anlamlı bir bütün
halinde sunmayı becerebilmelidir. Temel düzeyde isim tamlamasını ele alırsak
“Ali” ve “kalem” kelimelerini anlamlı olacak şekilde dil bilgisi kurallarını
kullanarak “Ali’nin kalemi” tamlamasını oluşturabilmelidir.

Bunlarla beraber, her aşamada mevcut bilgiye küçük ilaveler yapılarak dil
algısını genişleten küçük adım, süreç boyunca öğrencinin aktif olduğu etkin
katılım, kazanımların öğrenciye doğru şekilde yaptırıldığı başarı, öğrencinin
yaptığı hataya bekletilmeden, anında müdahale edilen anında düzeltme, sınıftaki
her bir öğrencinin durumunu dikkate alınarak hızın ayarlandığı bireysel hız gibi
öğretim ilkelerini de kullanmanın faydalı olacağı düşünülmektedir...

__________________________________________


KELİME ÖĞRETİMİ

Kelime Öğretimi Akışı

Kelime öğretimi temel ihtiyaçlar hiyerarşine göre ilerlemektedir. Öğrenci
öncelikle en temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek kelimeleri öğrenmelidir. Bu
sayede daha sık kullanım alanı olan kelimeler öğrendiği için tekrar ve pekişme
daha iyi olacaktır. Bunlar tanışma diyalogları, kişisel bilgiler, çevre ve aile
tanıtımı gibi bilgiler olabilir.

HEDEF KİTLENİN DİLİ HAKKINDA ÖĞRETMENİN BİLGİSİ VE ORTAK KELİME HAZİNESİ

Dil öğretiminde en önemli şey hedef kitleyle doğru bir iletişim kurmaktır. İlk
aşamada öğretmen, öğrencideki ana dil mantığını anlamalı ve öğreteceği
kavramların tam karşılık bulmasını sağlamalıdır. Bununla beraber kelime
öğretimini sağlamak için her iki dilde bulunan ortak kelimelerle işe başlamasının
yararlı olacağı düşünülür.

Kelime Öğretiminde Yalancı Eşdeğerlik

Yalancı eşdeğer; iki ayrı dilde veya bir dilin iki ayrı lehçesinde yer alan bir
kelimenin köken, yazılış ve söylenişlerinin aynı, anlamlarının ayrı olmasıdır.
Eşdeğer kelimesi İngilizcede equivalent kelimesi, Türkçeye Arapçadan gelen
muadil kelimesinin karşılığıdır ve “değer yönünden birbirine eşit, denk olan”
anlamına gelir. (Resulov, 1995: 916)

Diller arasında kelime alışverişi gerek ticari gerekse sosyolojik ilişkiler
nedeniyle sıkça rastlanan bir durumdur. Türkçeye de belli dönemlerde farklı
dillerden kelimeler geçmiştir. Bugün de yabancı kelimeler dilimize girmektedir.
Edebiyat alanında en çok kelime Arapça, Farsça ve Fransızcadan geçmiştir.

Günümüzde ise özellikle teknolojik gelişmeler nedeniyle İngilizceden dilimize
kelime akını yaşanmaktadır. Ancak bazı kelimeler dilimize girerken anlamlarında
kaymalar bazen de köklü değişimler yaşanmaktadır.

“Magazine” kelimesi dilimize Fransızca’dan girmiştir. Fransızca’da “mağaza,
market” anlamında kullanılmaktadır. (http://www.fransizcasozluk.net 2016)
Türkçede ise magazin, “Genellikle sanat, eğlence ve spor dünyasında tanınmış
kişilerle ilgili haber ve yorum.” anlamındadır. (tdk.gov.tr: 2016) aynı şekilde
Arapça kullanılan “حظ “kelimesi “şans, talih” anlamına gelmektedir.(
almaany.com:2016) Türkçede geçen “haz” ise “Hoşa giden, duygulanma,
hoşlanma, zevk” (tdk.gov.tr: 2016) anlamına gelmektedir. Bu örnekleri
çoğaltmak mümkün. Türkçe eğitiminde bu tarz kelimelerin kullanımına dikkat
edilmesi gerekir. Zira ortak olduğu düşünülen kelimeler, ciddi yanlış
anlaşılmalara yol açabilmektedir.

__________________________________________


KELİME GRUPLARININ ÖĞRETİMİ

Varlık, kavram, durum, hareket ve özelliklerin ifade edilebilmesi için birden
fazla kelimenin belli kurallar çerçevesinde yan yana gelmesiyle oluşan kelime
gruplarının birçok tanımı yapılmıştır. Bunlardan birkaçı aşağıda yer almaktadır.

“Kelime grubu, cümle içinde kavramlar arasında ilişki kurmak üzere birden
çok kelimenin belirli kurallar ile yan yana getirilmesinden oluşan, yapı ve
anlamındaki bütünlük dolayısıyla cümle içinde tek bir nesne veya hareketi
karşılayan ve herhangi bir yargı bildirmeyen kelimeler topluluğu” (Korkmaz,
2007: 144)

“Kelime grubu, bir varlığı, bir kavramı, bir niteliği, bir durumu, bir hareketi
karşılamak veya belirtmek, pekiştirmek ve nitelemek üzere, belirli kurallar içinde
yan yana dizilmiş kelimelerden oluşan yargısız dil birimidir” (Karahan, 2007: 39)
Yukardaki tanımlardan anlaşılacağı üzere kelime grupları anlamsal ve dil
bilgisi yönünden çeşitli kurallarla birbirine bağlıdır. Yabancı öğrencilerin bu iki
bağlantıyı kurabilmesi çok önemlidir. Bu yüzden kelime gruplarının türlerine
göre ayrı ayrı ele alınmasının faydalı olacağı düşünülmektedir.

Kelime Gruplarının Anlamsal Bağlantıları

Kelime grupları cümle içinde farklı görevler üstlenebilirler. Kelime grupları
cümle içinde bir araya gelerek, tek kelimeyi karşılamak üzere sıfat, zarf ya da fiil
görevini üstlenebilirler. Öğrenciye bu yapıyı bir bütün olarak vermenin zor
olacağı düşünülmektedir. Bu yüzden parçalar halinde verip anlamsal bütünlüğü
sağlamak daha kolay olacaktır.

__________________________________________


İsim Tamlaması

“İyelik ekli bir isim unsurunun, iyeliğin işaret ettiği bir başka isim unsuruyla
kurduğu kelime grubudur. Bu kelime grubunda iki isim unsuru aitlik, içinde
bulunma, sınırlandırma, belirtme vb. anlam ilgileri çerçevesinde birbirine
bağlanır” (Karahan, 2007: 42)

Türkçeyi yeni öğrenen bir öğrenciye böyle bir tanımın yapılmasının anlamsız
olacağı düşünülmektedir. Tamlayan ve tamlanan ekleri gösterildikten sonra
anlamsal bağlantıların kavratılması daha iyi olacaktır. Basit bir örnek verecek
olursak; “elma kabuğu” denildiği zaman elimizde sadece kabuk olduğunu,
“elmanın kabuğu” denildiği zaman elimizde hem bir elmanın hem de kabuğunun
olduğunu anlaması sağlanırsa, zor gibi görünen isim tamlaması konusu kolayca
kavratılabilir.

Sıfat Tamlaması

“Sıfat tamlaması bir sıfat unsuru ile bir isim unsurunun meydana getirdikleri
kelime grubudur. Sıfat unsuru isim unsurunu vasıflandırmak veya belirtmek için
getirilir” (Ergin, 2001: 380).

Sıfat tamlaması, isim tamlamasına göre daha basit bir yapıya sahiptir. Eksiz
olarak isimle birleşir ve ismi tamamlar. Hemen her dilde sıfat görevinde olan
yapılar vardır. Bu nedenle gerek anlatımda gerekse anlamada sıkıntılar
yaşanmamaktadır. Ancak öğrencinin, sıfatın yardımcı unsur olduğunu, tek başına
bir anlam ifade etmediğini bilmesi gerekir. Esas unsur isimdir. Sıfat sadece ismi
tamamlayan ya da çeşitli yönlerini niteleyen, belirten yardımcı unsurdur. Bunun
bilincinde olan bir öğrencinin, hata yapma ihtimalinin düşeceği düşünülmektedir.


BAĞLAMA GRUPLARININ ÖĞRETİMİ

Bağlama edatları ile birbirine bağlanmış iki veya daha fazla isim unsurunun
meydana getirdiği kelime gruplarıdır.

Kelime ve kelime gurubu öğretildikten sonra cümle kurulumu aşamasında
bağlama gruplarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bağlama gruplarının sağladığı anlam
bağlantılarına dikkat etmekte yarar vardır.

__________________________________________

a. Bağlama edatı (ve, veya, ile, ilâ, fakat, ama, değil, vb.) isim
unsurlarının arasında bulunur. İsim unsurları, grubun kuruluşuna eşit
olarak katılırlar. Bu grupta bulunan edatların cümlede sağladığı anlamsal
bağlantılar farklıdır. “ve” eş veya yakın durumlar için kullanılırken,
“fakat”ın sebep-sonuç ilişkisini sağlamak için kullanıldığı öğrenciye
anlatılmalıdır.

b. İçinde ikiden fazla isim unsuru bulunan bir bağlama grubunda
“ve” bağlama edatı, son iki isim unsurunun arasında yer alır.

c. “ne… ne…”, “hem… hem…”, “…da …da”, “ister… ister…..”,
“ya…ya…”,”…mi …mi”, “gerek… gerek…” gibi bağlama edatlarıyla
kurulan bir bağlama grubunda edatlar, isim unsurlarının başında veya
sonunda bulunur. Bu gruptaki edatlarda yine sağladığı anlamlara dikkat
edilmelidir. Örneğin “ne….ne” edatı yapı olarak olumlu olan cümleye
olumsuzluk anlamı katmaktadır. Bunu Türkçeyi yeni öğrenen bir
öğrencinin mantık yürüterek anlaması neredeyse imkânsızdır.

d. “İle” bağlama edatının ekleşmiş şekli olan -(y)lA bağlama eki de
isim unsurlarını bağlayabilir. Bu yapı, iki unsurlu bir yapı olup, birinci
unsur –(y)lA eki taşır.


TELAFFUZ

Bir dili öğrenmek hiçbir zaman tek başına yeterli değildir. Bir dili öğrenmek
ne kadar önemliyse, o dili doğru telaffuzlarla konuşmak da o kadar önemlidir.
Günlük yaşantıda yanlış telaffuzlar birçok soruna neden olmaktadır. Yabancı
öğrenciler bir yana yerel halkın dahi bu telaffuzlara dikkat etmesi gerekmektedir.
Eğer dil yaşayan bir varlıksa doğru telaffuzlar da yaşayan bu varlığın nefes alış
verişidir. Yanlış kullanımlar bugün dilimizde adeta bir hastalık gibi
yayılmaktadır. Özellikle konuşma esnasında kaybolan ya da gaipten türeyen
sesler kulağı rahatsız etme derecesine varmaktadır. Bu hastalık sadece
Türkiye’deki, Türkçe konuşmalarda kalmayıp, Türkçe öğrenen yabancı
öğrencilere de bulaşmaktadır. Dışarda sık sık duyduğumuz “neydin(ne
yapıyorsun), nidin(ne yapıyorsun), naaber(ne haber), nassın(nasılsın)…” gibi
kullanımlar ne yazık ki anadili Türkçe olmayan ama Türkçe öğrenmiş
öğrencilerde de görülmeye başlanmıştır. Bunun net çizgilerle öğrencilere
verilmesi çok önemlidir.

Hedef Kitlenin Alfabesi / Fonetiği

Türkçe öğretilirken hedef kitlenin dili, alfabesi, seslerin kullanımı hakkında
bilgi sahibi olmakta yarar var. Ünlü harfler noktasında bakacak olursak: Her dilde
mutlaka ünlü harfler bulunur. İngilizcede 4 tane ünlü harf bulunur. Bunlar a,i,o
ve u’dur. İspanyolcada da toplam 4 tane ünlü bulunmaktadır. Bunlar aynen
İngilizcede olduğu gibi a,i,o ve u’dur. Arapçada 3 tanesi uzun ve 3 tanesi kısa
olmak üzere toplam 6, Almancada 5 tane ünlü vardır.(Ayrıca bunların birleşik
okunması ile elde edilen farklı ünlüler vardır; (ai, au, äu gibi)) Değişen sayıları
ile her dilde bulunan bu ünlüler sadece Türkçede belli bir kural çerçevesinde
kullanılır. Diğer dillerde böyle bir özelliğe rastlanmaz (Komisyon 2009:85).
Türkçe dışında sadece Macarca’da ünlü uyumu bulunmaktadır. Ancak
Türkçedeki gibi düzenli değildir (Komisyon 2009:85). Türkçede bulunan bu ses
uyumunun kaynağı çok eskilere uzanmaktadır. Dilin tarihten önceki gelişme
çağlarında meydana gelmiştir (Banguoğlu 2004: 84).

Hedef kitlenin dil yapısı ve alfabesi gözden geçirildikten sonra, Türkçe ile
olan farklarının tespit edilmesi ve üzerinde durulması gereken noktaların
çalışmasının yapılması önerilir. Örneğin, anadili Arapça olan bir öğrenci ele
alındığında: Türkçedeki bazı sesleri telaffuz etme noktasında sıkıntılar
yaşayabilmektedir. Arapçada olmayan “ü,ö,p,j,ç” gibi sesleri telaffuz etmesi çok
zor olacaktır. Dolayısıyla bu zorluk konuşmayı etkileyebilmektedir. Hatta kimi
durumlarda yazmaya dahi yansıyabilir. Bu sorunu sadece öğretilecek telaffuz
şekilleriyle düzeltmek zor olacağı düşünülmektedir. Bunun yerine öğrenciye
Türkçedeki ses uyumlarının mantığını yerleştirmek daha kolay olacaktır.
Bilindiği üzere dilin çeşitli ilkeleri vardır ve bunlardan birisi “Kolay Kullanım”
ilkesidir. Dil, konuşulurken en kolay kullanıma doğru bir akış içerisine girer.
Bunu çeşitli örneklerle öğrenciye vermenin yararlı olacağı düşünülmektedir.
Örneğin; anadili Arapça olan bir öğrenciden “ Eva gal.” demesini isteyin, daha
sonra da “ Eve gel.” demesini isteyin ve hangisinin daha kolay, kulağa daha hoş
geldiğini sorun. Normal şartlar altında öğrencinin “Eve gel.” cümlesinin daha
kolay ve kulağa daha hoş geldiğini söyleyecektir.3 Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Hedef kitlenin dili ve Türkçe arasında görülen bu farklılıkların yanında
benzerlikler de bulunmaktadır. Özellikle uzun yıllar Türkçe üzerinde etkili olan
Arapça ve Farsça ile yakınlıklar görülmektedir. Dört yılı aşkın bir süredir
YTB’nin yürüttüğü “Suriyeli Öğrencilere İleri Düzey Türkçe Eğitimi” projesi
kapsamında eğitim gören öğrenciler üzerinde yapılan gözlemler sonucunda,
özellikle dilimize Arapça veya Farsçadan geçmiş olan kelimelerin Türkçe
konuşan birinden daha iyi telaffuz edildiği görülmüştür. Elbette ki bunun nedeni
kelimenin aslının Arapça veya Farsça olmasıdır. Bu da konuşmalarda kısmen de
olsa kolaylıklar sağlamaktadır. Örnek olarak öğrencilerin “kar” ve “kâr”
kelimeleri arasındaki hem anlam hem de telaffuz açısından farkı çok iyi
yakaladığı görülmüştür.

SONUÇ

Bu çalışmadan anlaşılacağı üzere Türkçe, öğretimi itibariyle hafife
alınmayacak bir dildir. Kendine özgü yapısı ve kullanımlarıyla yine kendine ait
bir saha oluşturmaktadır. Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesinde görev
alacak kişilerin genel anlamda bir dil mantığına sahip olması gerektiği
düşünülmektedir. Özellikle de Türkçenin işleyişine ve yapısal türevlerin nasıl
ilerlediğine vakıf olmalıdır. Özellikle Suriye’den iltica etmiş, anadili Arapça olan
ve Türk yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin dâhil olduğu
Türkçe öğretimi programlarında, yalnızca Arapça bildikleri gerekçesiyle ilahiyat
fakültelerinde görev yapmakta olan öğretim elemanlarının görevlendirildiğine
şahit olunmuştur. Bu tarz bir girişimin verimsiz olduğu kısa zamanda
anlaşılmıştır. Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde görev almak isteyen
kişilerin Yunus Emre Enstitüsü ve çeşitli üniversitelerin düzenlediği eğitim
seminerlerine katılmaları yararlı olacaktır.

__________________________________________
Yazının yeri: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/473183


________________

download


KAYNAKÇA
Akpınar Dellal, N. ve Çınar (2011), Yabancı Dil Eğitiminde İletişimsel Yararcı
Yaklaşım, Öğretmen Rolleri, Davranışları Ve Sınıf İçi İletişim, Dil
Dergisi, 154, 21-36.
Banguoğlu, Tahsin (2004), Türkçenin Grameri, Türk Dil Kurumu
Yayınları:258, Ankara
Demirel, Özcan (2007), Yabancı Dil Öğretimi, (3. Baskı) Pegem A. Yayıncılık,
Ankara
Demircan, Ömer (2005), Yabancı Dil Öğretim Yöntemleri, (2. Baskı) Der
Yayınları, İstanbul
Ergin Muharrem (1977), Türk Dil Bilgisi, Minnetoğlu Yayınları, İstanbul
ERGİN, Muharrem (2001), Üniversiteler İçin Türk Dili, Bayrak Basım Yayın,
İstanbul
RESULOV, Asker (1995), Akraba Diller ve Yalancı Eş Değerler Sorunu, Türk
Dili, S. 524, s. 916-924
Korkmaz, Zeynep (2007), Gramer Terimleri Sözlüğü, (3. Baskı), Türk Dil
Kurumu Yayınları, Ankara
Karahan, Leyla (2007), Türkçede Söz Dizimi, (12. Baskı), Akçağ Yayıncılık,
Ankara
Komisyon.(2009), Yazılı ve Sözlü Anlatım, Kriter Yayınları, İstanbul
Polat, Tülin (1990), Kültürlerarası Bildirişimde Etkin Bir Süreç: Yabancı
Dilde Okuma-Anlama, Alman Dili ve Edebiyatı Dergisi, VII, 69-90.
Işık, Şehnaz (1996), Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Kültür
Bağlamı ve Aktarımı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
http://dictionary.cambridge.org/dictionary/turkish/magazine
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS
.573b0b9d873b45.83503188
http://www.almaany.com/ar/dict/ar-ar/حظ/
http://www.aljazeera.com.tr/haber/suriyeli-multecilerin-sayisi-4-milyon-185-
bine-ulasti
KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi Cilt: 15 Sayı 1 (2018)
https://www.topuniversities.com/university-rankings/world-university



[Edited at 2024-02-11 11:33 GMT]
Collapse


 
Pages in topic:   < [1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16]


To report site rules violations or get help, contact a site moderator:


You can also contact site staff by submitting a support request »

Osmanlıca - Türkçe kaynaklar, Cumhuriyet boyunca Türkçenin serüveni, Günümüz Türkçesi...


Translation news in Türkiye





TM-Town
Manage your TMs and Terms ... and boost your translation business

Are you ready for something fresh in the industry? TM-Town is a unique new site for you -- the freelance translator -- to store, manage and share translation memories (TMs) and glossaries...and potentially meet new clients on the basis of your prior work.

More info »
Anycount & Translation Office 3000
Translation Office 3000

Translation Office 3000 is an advanced accounting tool for freelance translators and small agencies. TO3000 easily and seamlessly integrates with the business life of professional freelance translators.

More info »